Bütün okuyucularımıza merhabalar. Yazı dizimizin ikinci bölümüyle karşınızdayız. Bu bölümde size önce beraber Mersin’e yaptığımız yolculuktan bahsedeceğiz. Şubat 2012 tarihinde bir topluluk vasıtasıyla Mersin’e gitmiştik. Tabii bizim gibi iki insan Mersin’e gidince ne yapar? Yemek yer. Bize tavsiye edilen de “Aman ha, ciğer şiş yemeden dönmeyin.” olmuştu o zaman. Biz de çok da bir yer bilmeden Ciğerci Bahattin’e oturmuştuk. Şimdi zamanımıza geri dönelim. Geçenlerde hızlı bir şekilde yemek yiyebileceğimiz bir yer ararken, yine bir Ciğerci Bahattin’e denk geldik. Tabii o zaman Mersin’le bağlantısını anlamamıştık. Bizim için de ciğer dendi mi akan sular duracağı için hemen oturduk, ciğer şişlerimizi söyledik. Sunum bize oldukça tanıdık geldi sonra anladık ki burası Mersin’de ciğer yediğimiz yerin bir şubesiymiş. Anlayacağınız bunu anladığımız anda çocuklar gibi şendik. Şimdi belki aralarınızda bizim gibi ciğer şiş hastaları vardır diyerek bu mekanın tanıtımını ikinci yazımız olarak seçmeye karar verdik.
Siparişlerimizi verirken biz hiç duraksamadan ciğer desek de yanımızdaki arkadaş (şimdi ismini vermeyelim) tavuk şiş söyledi. Doğal olarak siparişlerimiz gelene kadar onunla dalga geçtik. Neyse sonra masamızda bir hareketlilik olmaya başladı. Bir anda masada 7-8 meze belirdi. Sonra assolist ciğer de teşrif etti. Belki bu dediklerime inanmayacaksınız, “Nerden hatırlıyorsunuz?” diyeceksiniz; ama ciğerin lezzeti Mersin’deki kadar güzeldi. Çoğu şişçideki sorun pişirme kıvamıdır ancak bunda kesinlikle öyle bir sorun yoktu; harika bir kıvamda pişmişti ve resmen ağızda dağılıyordu. Mezeler ciğer kadar güzel değildi açıkçası ya da sönük kaldılar demek daha doğru olur; odaklanamadık onlara.
Yemeğimizi bitirdikten sonra bu sefer tatlıyı es geçtik, biraz da acelemiz olduğu için. Ama Mersin’deyken Ciğerci Bahattin’de bir künefe yemiştik ki… Ve Ankara’da da menülerinde künefe vardı, bir Mersin lezzeti var mıdır bilinmez tabii ama pişman olmayacağınızı düşünüyorum. Bu arada Mersin’de yediğimiz künefe de hiç abartısız yediğim en güzel künefeydi (Muammer). Kadayıfı çıtır çıtırdı; bırakın ağızda dağılmayı, çatalda dağılıyordu. Şerbeti de tam kıvamındaydı. Özellikle sorduk acaba odun ateşinde mi pişiriyorlar, diye ama hayır cevabını aldık. Ancak yine de enfesti. Bizce bu yüzden Ankara’da da künefe denenebilir.
İçerisi böyle görünüyor.
Dışarısı da var.
Biraz ambiyanstan bahsetmek gerekirse ocakbaşı gibi bir ortam yakalamak istememişler belli ki. Buradan biraz müşteri kaygısı duyduklarını düşündük; çünkü Mersin’deki mekan ocak başını daha çok andırıyordu. Servis hakkında bir şeyler söylemek gerekirse, servis samimiydi. Özellikle Mersin şubelerini de bildiğimizden bahsettikten sonra insanlar bize çok içten davrandı. Bu da bizim güler yüzle, ne zaman tekrar geliriz düşüncesi ile ayrılmamızda önemli bir etkendi.
Yine derme çatma bir puanlama yaparsak:
Lezzet: 5/5
Fiyat/kalite: 4/5
Ambiyans: 4/5
Adres: GMK bulvarı 139/B, Ankara, Türkiye
Muammer Kozan Arif Can Güngör
Share this Post