Bu Sefer Çok Yemiş Olabiliriz: Konya

Herkese tekrar merhabalar. Son yazımızın üstünden biraz zaman geçti malum finaller projeler falan. Bu projeler ve finallerden sonra ODTÜ’deki herkes gibi biz de evimize, Antalya’ya gitmek için yola çıktık. Bu sene biraz değişiklik yapalım ve müthiş treni kullanarak Konya üzerinden geçelim dedik. E Konya’da bir gün ne yaparız sorununun cevabı ise tabii ki yemek denemek oldu ve biz de yenebilecek her şeyi yemeye çalıştık. Bu yazımızda da o yediğimiz yerleri tanıtmaya çalışacağız belki bir yanlışlıkla Konya’ya yolunuz düşerse siz de tadarsınız diye.

Hacı Şükrü

1

Mekanın Dıştan Görünüşü

Daha önceki araştırmalarımıza dayanarak ilk gittiğimiz yer Hacı Şükrü oldu. Daha önceki yazılardan da anlaşılacağı üzere kırmızı et bizim için büyük önceliğe sahip; ama sorarsanız “Kırmızı et dışında bir şey yediniz mi ki Konya’da?” diye onun cevabı da hayır, zaten. İlk tercihimizin Hacı Şükrü olmasındaki diğer neden de servis ettikleri fırın kebabın günün erken saatlerinde bitiyor olması. Aklımızda bu bilgilerle biraz da erken bir saat sayılabilecek bir saatte mekanı bulduk ve içeri girdik. Her ne kadar mekan çok küçük gözükse de esas salonları kocamanmış ve biz her ne kadar erken gittik ilk müşterilerden biri olacağız desek de bir baktık ki mekan müşteri kaynıyor. Biz de tatava yapmadan hemen oturduk bir köşeye.

2

Mekanın içi

3

Mekanın içi

Zaten fırın kebaptan başka bir seçeneğimiz olmadığı için (aslında varsa da ilgilenmedik) ve şehirde tadacak çok fazla lezzet olduğu için 100’er gram fırın kebap söyledik, kahvaltı niyetine. Daha önceden hazırlanmış bir yemek olduğu için hemen masamıza geldi. Sizin için bir iki fotoğraf alır almaz hemen yumulduk. Açıkça söylemek gerekirse o an Konya’ya iyi ki gelmişiz dedik. Geceden altı yedi saat civarında fırınlanmış olan kuzu eti tabii ki hakkını verecek derecede lezzetliydi; yumuşacıktı, kıvamlıydı ve hemen dağılıyordu. Bu arada sadece çatal servis edilmişti onun da eti yemek amacıyla olduğunu düşünmüyoruz zaten mekandaki herkes usulüne uygun olarak el ile yiyordu; tabii bu da etin nasıl dağıldığı hakkında fikir verebilir. Daha önce fırın kebap yemediğimiz için karşılaştıracağımız pek bir şey yoktu; ama tandırla karşılaştırırsak iyi bir tandır olduğunu söyleyebiliriz. Kebabın dışında açıkça söylemek gerekirse hiçbir şey şahane değildi. Belli ki fırın kebap çok iyi sattığı için yanındakilere pek özen göstermek ihtiyacı hissetmemişler. Büyük umutlarla istediğimiz açık ayranlar sanki krema gibi tatsız ve kıvamsızdı. Etle beraber gelen pide ise kendileri mi yapıyorlar bilmiyoruz ama, nasılsa etin yağından anlaşılmaz mantığı ile özensiz yapılmıştı ve oldukça sertti.

4
Sofra servisi

5

Fırın kebap

Mekana değinmek gerekirse her ne kadar hiç penceresi olmasa da mekanın içten bir havası vardı. Mekan çok eski olduğu gerçeğini iyi kullanmış. Çeşitli köşelerde eski Konya resimleri, insanların kullandığı araç gereçler vardı. Bu arada öğrendik ki şehrin çeşitli yerlerine yeni şubeleri de varmış. Fiyatlara gelirsek o belki biraz tuzlu olabilir ancak kuzu eti olduğunu ve hazırlaması uzun süren bir kebap olduğunu düşünürsek makuldü, 100 gram kebap 15 TL idi. Genel anlamda oldukça mutlu ayrıldık.

Bir puanlama yapmak gerekirse:

Lezzet: 4/5

Fiyat-Kalite: 4/5c

Tiritçi Mithad

Erken saatte fırın kebabı yedikten sonra öğleden sonra yine daha önceden araştırmasını yaptığımız Mithat Tirit Salonu’na gittik. Açıkça söylemek gerekirse bulması bir hayli zor oldu. Mekana girerken bir miktar da sıra beklemek zorunda kaldık. Mekana oturduktan sonra zaten başka seçeneğimiz olmadığından tiritlerimizi söyledik. Tiritler geldiğinde hemen bir fotoğraf çekip yemeye daldık.

6

                                                                                                      Tirit

Fotoğrafta görülen Konyalı Mithat’ın tiridi aslında ünlü Kastamonu tiridinden oldukça farklı, kat kat hazırlanmış, en alt katta küçük küçük parçalanmış pidesi, onun üzerinde yoğurdu onun üstünde de tereyağlı ve et sulu sosu var. Buraya kadar iskenderi oldukça andırıyor. Ancak temelde iskenderden farkı kullanılan et. Döner değil de dövülmüş kuzu etinden yapılıyor, bunun yanı sıra güveçte pişmesi de bir başka artısı. Konsept olarak oldukça ilgi çekici ve farklı olmasına rağmen lezzet olarak çok büyük bir başarıya ulaştığını düşünmüyoruz. En azından fırın kebabından sonra biraz yavan geldi. Görüntüsüne kıyasla biraz hayalkırıklığı olduğunu söyleyebiliriz. Yemeğin üstüne oraya özgü bir tatlı olan ve daha önce denemediğimiz “zerde”yi denemeye karar verdik. Biraz aşureye benziyor ama pirinçle yapılmış ya da sütlacın sütsüz ve safranla renklendirilmişi olarak da düşünülebilir. Açık konuşmak gerekirse çok da aranacak bir lezzet olduğunu söylemek zor, en azından bizim damak tadımıza çok uymadı.

7

 Zerde

Biraz da ambiyanstan bahsetmek isteriz ancak onun hakkında da söyleyecek birşey bulmak zor. Yemek yediğimiz yerde her tarafta aynalar vardı ve pek şık da sayılmazdı.  Personel de pek bir samimiyetsizdi, Hacı Şükrü’nün aksine bir “Gelmezsen gelme; bizim müşterimiz zaten çok.” havası vardı. Fiyatların da pahalı olduğunu eklemek gerek; tirit 19 TL, zerde 6 TL. Bu fiyatlara ve beklenen sıraya değmeyeceklerini belirtmek lazım.

Bütün mekanı puanlandırırsak:

Lezzet: 3/5

Fiyat-Kalite: 2/5

Ambiyans: 2/5

Adres: Yusufağa Sok. No:21/A Konya

 

Cemo

8
Mekanın dıştan görünümü

 

Günün finalini meşhur etliekmekle yapmak istedik. Yine bir miktar araştırmadan sonra Cemo’yu bulduk. Mekanın şehrin çeşitli bölgelerinde şubeleri varmış, zaten diğer mekanlara göre daha lüks duruyordu. Girer girmez personel bizi karşıladı. Menülerimiz geldikten sonra ‘bıçak arası’nda karar kıldık ve siparişlerimizi verdik. Kısa bir süre içinde siparişlerimiz geldi.

9

                                                                                               Bıçak Arası

Bıçak arası neden Konya’nın etliekmek ve türevleriyle meşhur olduğunu bize uzun uzun anlatıyordu aslında. Her ne kadar sofraya tek parça halinde gelmesini beklesek de dilimlenmiş olarak tabakta servis edildi; ama pidesi incecik, çok güzel pişmiş ve çıtır çıtırdı. Malzemesi de bol ve güzel pişmişti. Ne fazla ne de az yağlıydı. Lezzeti o kadar yerindeydi ki 3 porsiyon falan söylesek yermişiz yediğimiz onca şeye rağmen. Bıçak arasından sonra madem final yapıyoruz tam olsun diyerek bir de yine bölgeden bir tatlı olan ‘sac arası’ söyledik.

10

Sac Arası

            Saç arası her ne kadar muhteşem görünse de yüzümüzü çok güldüremedi; ancak bunda uzun süredir bekliyor olmasının ve soğuk olmasının payı da var. Tadı çoğunlukla ev yapımı baklavaya benziyordu, malzemesi fındığı, cevizi, fıstığı boldu; ama hamuru tatlının uzun bir süredir beklediğini gösteriyordu. Yine de denemeye değer olduğunu söylemek gerek.

Ambiyanstan bahsetmek gerekirse, mekanın içi gayet temizdi. Mekan tam anlamıyla bir aile mekanıydı, bütün aile güzel bir yemek için Cemo gerçekten güzel bir tercih olabilir. Bunların yanında personel de içten ve güler yüzlüydü. Fiyatlara değinirsek; bıçak arası 12 TL, saç arası 6 TL idi. Açıkçası bu lezzete iki fiyatın da normal olduğunu söylemek gerekir.

Puanlamaya gelirsek:

Lezzet: 4/5

Fiyat-Kalite: 5/5

Ambiyans: 4/5

Adres: Medrese Mahallesi Nalçacı Caddesi Karatay Sitesi Altı No: 2/C Selçuklu/Konya

Arif Can Güngör                            Muammer Kozan

Leave a Comment