Yeni dönemin ilk etkinliğinden herkese merhaba! Zirve ve gezide neler yaptık bahsetmeden önce, Mutfak Zirvesi gibi önemli bir etkinlik düzenledikleri için İTÜ’ye, bu bol yemeli-içmeli-eğlenmeli harika geziyi düzenledikleri için sayın YK’larıma, geziye katılan aşırı tatlış gastronot arkadaşlarıma teşekkür ederim <3 Bu üç günün bu kadar güzel geçmesinde belki de en çok pay, İstanbul’a giden 20 kişiden en fazla 4-5 kişinin birbirini yakından tanımasına rağmen gezi boyunca kimsenin asla gruplaşmadan birbiriyle kaynaşmasında ve herkesin içten davranmasındaydı. Daha fazla uzatmadan neler yaptık, neler yedik, nereleri gezdik hemen başlıyorum.
16 Şubat Pazartesi -muavinin bol kahkaha hakkımızı GAPS ETMESİNE rağmen- 6 saatlik eğlenceli yolculuğumuzun ardından sabaha karşı Sultanahmet’te muhteşem manzaralı hostelimize vardık. Daha sonra Beyoğlu’nda Vedat Milor tavsiyeli ünlü Lades Menemencisi‘nde hemen her çeşit menemeni tattık ve oraya özgü olan tavuklu menemeni biz de çok sevdik.
İstiklal’den yürürken Saint Antuan’ın ruhuna Fatiha okuduktan sonra Galata Kulesi’ne çıkıp manzaranın tadını çıkardık^^
Kadıköy’e geçip ünlü Baylan Pastanesi’nde Kup Griye, Adisababa, Rokoko, Kestaneli Mus, sıcak karamel sosla beraber gelen sufle kıvamında Elmalı Tart, envai çeşit makaron (güllü, kahveli, vanilyalı, karamelli, fıstıklı) tattık. Kup Griye’nin övüldüğü kadar olduğunda hepimiz hemfikiriz, dondurma üzerinde iç baymayan kaliteli ve lezzetlli akışkan bir karamel yapmak gerçekten yılların tecrübesini gerektiriyor. Kat kat kaymaklı, karamelli dondurma, krokan, sanırım en üstte de creamcheese frosting vardı ama peynir de tereyağı da baskın değildi; gayet hafif bir krema tatları çok güzel dengelemişti. Makaronlar hariç her şey çok güzeldi, makaronların tadı ve aroması yerinde olsa da taze değildi ve fiyat performans açısından bence sınıfta kaldı.
Tatlı krizimiz geçtikten sonra ‘yeniden yemek yiyebilmek için enerji harcamak’ adına ufak çapta bir Kadıköy turu yapıp Moda’da çay molası verdik. Tabii ki tekrar acıkmamız bir saati bulmadı 😀 Yemek yemek için bu sefer Vedat Milor değil, Foursquare tavsiyelerinden bulduğumuz Kekik Kafe’yi seçtik, “Salatayla doyulur mu yaaa?!” diye yakınmamıza rağmen, evetKajun Baharatlı Tavuklu Salatayla gerçekten doyduk, çok da beğendik^^
Daha sonra Kadıköy’e gelmişken yıllarııın Rumeli Çikolatacısı’na uğramadan gitmek olmaz diyerek yemek sonrası kahvemizi burada içtik. İyi ki de gittik, yol yorgunluğumuzu kahveli sıcak çikolatasıyla ve özel yapım frambuazlı, narlı fıstıklı, kahveli çikolatalarıyla attık. GEZİDEKİ EN MUTLULUK VEREN MEKAN OLDUĞUNU BELİRTMEDEN GEÇEMEYECEĞİM <3
17 Şubat Salı- İTÜ Mutfak Zirvesi’nde ilk (ve son) gün
Hostelden çıkıp İTÜ Maçka Kampüsü’ne romantik bir kar yağışı eşliğinde vardık. İTÜ Gastronomi ailesi -gastrocanlar- bu zirveyi 2. kere düzenliyorlar, bu yüzden geçen seneye göre daha tecrübeli sayılırlar. Özellikle gastronomi bölümü olmayan okullarda, sadece meraklı ve istekli öğrenciler tarafından (tıpkı bizler gibi:’)) bu tarz etkinliklerin yapılması gerçekten takdire şayan, bu zirveyi düzenlemelerine, gastronomi adına gösterdikleri çabaya saygı duymamak elde değil. Program protokol ve Lezzeti Yakala fotoğraf sergisi açılışıyla başladı. Daha sonra ODTÜ mezunu okuldaşımız değerli Sahrap Soysal ve executive chef Rafet İnce’nin bol sosyal mesajlı, Türk Mutfağı’nın değerinin bilinmemesi ve daha birçok mutfak dünyası hakkındaki keyifli sohbeti hepimizi aydınlattı diyebilirim. Sahrap Hanım tıpkı ekranlarda gördüğümüz gibi çok içten bir kadın, ODTÜ’den geldiğimizi söylediğimizde ”Ayy ODTÜ’lüler gelmiş gelin hemen yanıma!” diyip bize gösterdiği ilgi bizi çok mutlu etti :)) Mailinizi aldık Sahrap Hanım mutfağımızda bir workshop yapmadan peşinizi bırakmayız 😀 Daha sonra EKS Mutfak Workshop’uyla program devam etti, 15 dakikalık aralarda çeşitli ikramlardan ve workshopta gösterilen balıktan tatma fırsatımız oldu.
Tabii ki bizim yine tatlı krizimiz tuttu ve soluğu yakınlarda gidebileceğimiz en güzel mekanda aldık, tarihi Galata Muhallebicisi! Sanırım bütün çeşitleri denedik <3 Hepsinden tadabilmek için küçük servislerde gelen kestaneli, bademli ve sakızlı, incirli, fıstıklı muhallebi ve krem şokola ve keşkülden oluşan 6’lı set istedik. Muhallebi shotları çok hoştu 😀 Tadım ekipleri etkinlik yaptığı zaman onlar için önceden bu tarz servisler hazırlanıyordu ancak rezervasyonsuz gitmemize rağmen bu çeşit bir servis vermeleri mantıklıydı, umarız bütün işletmelere örnek olur biz de daha fazla şeyin tadına bakabilmek için şeker komasına girmekten mide fesadı geçirmekten kurtuluruz 😀 Su muhallebisi hariç her şey çok güzeldi, geleneksel olarak nişasta yerine sübye kullanılarak hazırlanan tatlar gerçekten ”çocukluğumuzun muhallebisi”ni yiyormuş hazzı verdi. Su muhallebisinin tek sorunu kıvamının çok koyu olmasındaydı, onun dışında pekmez ve ceviz eşliğinde sunulan aslında su muhallebisi, buraya özgü Galata Muhallebicisi’nin tadı güzeldi. Fırın Sütlaç’a diyecek kelime bulamıyorum bir kaşık aldım ve gözlerimden kalpler çıkardım, çok çok lezzetliydi. Kazandibi ortalama, brownieli muhallebi ille de çikolata diyenlere lezzetli bir alternatifti; ama ne yazık ki muhallebinin altındaki brownie değil kakaolu pandispanyaydı 🙂 Sanırım her şeyi yemişiz artık sözü fotoğraflara bırakıyorum 😀
Buradan çıkıp boş durur muyuz tabii ki hayır, yağan kar bile engel olamadı İstanbul’a gelmişken donut yemeden gitmek olmaz dedik ve soluğu Krispy Kreme’de aldık <3 Sanırım o sıra hepimiz şeker komasına girmiş olacağız ki fotoğraf çekmemişiz :O Buradan çıkıp İTÜ Gastronomi ve Pamukkale Üniversitesi Gastronomi Kulübü’yle akşam yemeğinde buluştuk.
18 Şubat Çarşamba- İTÜ Mutfak Zirvesi 2. gün
…Diyebilmeyi çok isterdim ancak ne yazık ki İstanbul’da 28 yılın en ağır kar yağışı bize denk geldi, zirvenin ikinci günü ulaşım sorunundan ve olumsuz hava şartlarından dolayı iptal oldu. Biz de daha fazla gezmek yemek isterdik; ancak malesef gece olan biletimizi erkene alıp öğlen yola çıkmak zorunda kaldık. Ama üzülmeyin, biz Ankara’da da yemek yeme kültürüne katkıda bulunmaya devam edeceğiz ve topluluğumuza yeni üyelerin katılması için kapılarımız hep açık kalacak.
NOT: Hava muhalefetine rağmen ODTÜ Gastronotları olarak hepimizin bu geziden çok keyif aldığına eminim, şahsen kendi olumlu birçok sonuç çıkardım. Öncelikle Mutfak Zirvesi etkinliği bize yol göstermiş oldu, umarız bu tarz etkinlikler daha sık yapılır, hatta belki biz de yaparız :)) Bir diğeri ve en önemlisi de, farklı ekiplerdeki birbirini daha önce görmeyen kişiler bile bu üç günde gerçekten çok iyi anlaştı. Üstelik topluluk olarak düzenlediğimiz ilk şehir dışı etkinliği olmasına rağmen bence altından çok iyi kalktık, gezi süresince İstanbul gibi büyük bir kentte bile kısa süreler için birbirimizden ayrılsak da kimse yolunu kaybetmedi, hiçbir eşyamız kaybolmadı, hatta İstanbul’u bilen arkadaşlarımız (Özellikle Taksim ara sokak muhtarı ve Dans YK’sı Doğu Bey ve kültür elçimiz cupcakeimiz rehberimiz Bahar Hanım<3) sayesinde sadece gastronomik değil ayrıca turistik ve eğlenceli bir gezi yapmış olduk :))
DİPNOT: Fotoğrafların sahibi Müge Lübiç ve Semih Karakurt olup sadece kolajı bana aittir. İkisine de burdan tekrar teşekkürler <3
Zeynep Alpsoy