Bütün okuyucularımıza merhabalar. Biz bu aralar hazır dönem başı bir daha nerede bulacağız böyle bir boşluğu deyip yemek yemeye nispeten uzak bir yere gidelim dedik ve neredeyse bir yıldır aklımızda bulunan Ciğer-i Canan’a gittik. Bu yazımızda mekanı kısaca tanıtalım dedik. Yine geçen yazımız gibi bu yazımızda da Cem Gürel bize eşlik etti. Her ne kadar arabayla gitseniz de mekanı bulmak zor olabilir, çünkü tabelalarında sadece “cgr” yazıyor; ama biz tümevarım yöntemini kullanıp mekanı kolayca bulduk.
Her ne kadar mekanın Adana’sı çok övülmüş olsa da biz bir daha Dayı’nın Yeri’nde yediğimiz kadar iyi bir Adana yemeyiz diyip direkt sakatata yöneldik; ama öncesinde yine mekanın bir başka çok övülen ürünü, lahmacunu deneyelim dedik ne de olsa sadece bir lahmacunun bizi doyurma ihtimali yok diyerek. Siparişlerimizi verdikten sonra mezeler hemen masaya geldi.
Genelde gittiğimiz yerlerde mezeyi çok önemsemesek de bu sefer, altı çeşit olmasına rağmen, meze bize çok yetersiz geldi. Belki de sabahtan hazırlanıp bekletildiği için böyleydi ama bu kadar övülen bir mekana bu mezeler hiç yakışmamış. Resimde gördüğünüz ürünlerden sadece ekmeği beğenebildik. Bana (Muammer) biraz Ramazan pidesini anımsattığı için belki de o da bizi kandırmıştır. Bizim mezelerle işimiz bittikten sonra lahmacun servis edildi.
Lahmacunlar mezelerden kaynaklanan hayal kırıklığını hemen sonlandırdı. Gerçekten methedildiği kadar varmış lahmacunlar. Öncelikle müthiş bir inceliğe sahip olduklarını söylemek gerek. Yapan usta sanki bir tuvalin üstüne resim yapıyormuşçasına dikkatli davranmış. Sadece şekli değil lezzeti de on numara. Baharat etin tadını hiç bastırmamış. Bu kadar övmeye yediğimiz en iyi lahmacunmuş gibi düşünebilirsiniz; ama öyle değil tabii ki biz sadece lahmacunu seviyoruz. Burada biraz ayrandan bahsetmek gerekirse bence (Muammer) ayran güzel bir yayık ayranıydı. Öyle ahım şahım olmasa da yayık ayranı özlememi giderdi. Lahmacunları yok ettikten sonra ana yemeğimiz ciğer, yürek ve böbrek şişler geldi.
Başlangıcımız yürek şiş oldu. Yürek eti nispeten sert bir et olduğundan az mı çok mu pişmiş anlaması kolay değil ama yine de tadı güzeldi. Üzerinde çok fazla baharat yoktu olsa daha güzel olabilirdi aslında. Genel anlamda güzeldi diyebiliriz; ancak daha önce yediğimiz yürek şişlere göre bir farkı yoktu.
Yürekten sonra sıra böbrek şişe geldi. Her ne kadar çoğu insan sevmese de biz böbrek şişin ayrı bir hayranıyız. Bizce böbrek şişi kötü yapmak bile mümkün değil. Bu mekan da çok mükemmel bir iş ortaya koymasa da güzel bir böbrek şiş sundu bize. Şişler kıvamlıydı, baharat miktarı yine azdı ama yumuşaktı ve suluydu, belki biraz daha az pişebilirdi; ama orası da ayrı bir zevk meselesi tabii.
Mekana ismini veren ciğere gelecek olursak, pişme derecesi ve etin kıvamı tam yerindeydi. Mersinli ciğercilerin aksine, masaya tek seferde teşrif etti, üşümesin diye üzeri lavaş ile örtülüydü; fakat lavaş ciğerin sıcaklığını uzun süre koruyamadı, çok çabuk soğudu, belki iki ya da üç parti halinde gelse daha güzel olabilirdi bu yüzden önerimiz fazla bekletmeden mideye indirmek. Olumlu yönlerine tekrar dönecek olursak yağ miktarı idealdi, masadaki baharatlarla takviye edildiğinde tadı gayet iyiydi. İkinci bir eleştiri olarak porsiyonun küçük olmasını sayabiliriz, bunun sebebi mezelerin az olması ile ilgili olabilir; ikinci sebep de belki biz çok yiyoruzdur. Bizim fikrimize göre bu mekanda yürek ve böbrek bulmuşken önce bunları değerlendirmeniz, ardından fırsatınız olursa ciğeri de denemeniz.
Birkaç seferdir olduğu gibi bu sefer de tatlıyı es geçtik. Ama denemek isterseniz mekanın künefesi güzelmiş diye bir duyum aldık.
Mekanın ambiyansına gelirsek, biraz aile mekanı gibi her ne kadar ağırlıkla sakatat satsalar da. Genelde böyle mekanların sahiplerine at hırsızı muamelesi yapıldığı için böyle nezih bir mekan hoşumuza gitti. Biz gittiğimizde boş olmasına rağmen servis de güzeldi. Garsonların hepsi güler yüzlüydü. Bir biz varız diye isteksiz yapmadılar işlerini.
Puanlamaya gelirsek:
Lezzet: 4/5
Fiyat-Kalite: 4/5
Ambiyans: 4/5
Adres: 2432. Cad. No:65 Çayyolu, Ankara
Muammer Kozan
Cem Gürel
Arif Can Güngör